19 Yıl önce 28 Şubat 1997 tarihinde gerçekleşen MGK toplantısı ile başlayan süreç Türk siyasi hayatına olduğu gibi insanlık tarihine de kara bir leke olarak yazılmıştır. Halkın iradesini yok sayan fiili darbelerden farkı olmayan post-modern darbe olarak adlandırılan 28 Şubat ile binlerce insan temel hak ve hürriyetlerinden mahrum bırakılmış, fişlemeden sürgüne kadar bir çok ceza ile mağdur edilmişlerdir.

Siyasette ve bürokrasi de inançlı insanlar üzerine kurulan baskılar toplumda da ne yazık ki ciddi kırılmalara yol açmıştır. Anadolu insanın inanç ve değerleri baskı altına alınırken bazı kimselerin seçkinci tavırları, kendini milletin üstünde gören halleri onulmayacak yaralara neden olmuştur.

Dönemin Cumhurbaşkanından Kuvvet Komutanlarına kadar en yetkili kişi ve kurumların alet olduğu hukuksuzlar unutulmayacaktır.Elbette bu hukuksuzluklar karşısında “millete yönelen namlulara selam durmayacağını” söyleyen milletin gerçek kahramanları da unutulmayacaktır. İyi ve kötünün sonsuza dek sürecek mücadelesinde hakkın yanında olanlar er geç kazanacaklardır.

28 Şubat bir çok siyasi ve sosyal sonucu beraberinde getirmiştir. Bu sonuçlardan biri de mevcut siyasi iradenin iktidar olmasına giden yolun açılması olmuştur. Mevcut siyasi irade,  28 Şubat’ta oluşan bir çok mağduriyeti giderek milletin takdirini toplamıştır. Ancak, hala mağduriyeti giderilmeyenlerin olduğu gerçeği unutulmamalıdır.

Bütün bunlarla birlikte 28 Şubat’ın en dikkat çekici dayatması olan kılık kıyafet yönetmeliğinin esnetilmiş olmasına rağmen inatla kaldırılmaması, bazı yöneticilerin elinde koz olarak bulundurulması kabul edilemez bir durumdur. dün mağdur bugün mağrur olan bir kısım zevatın ahvali emsal kabul edildiğinde 28 Şubat’ın yalnızca inanç düşmanlığı olmadığı aynı zamanda gücün verdiği bir sarhoşluk olduğu da görülecektir.

Kimse gücün etkisine kendisini kaptırmamalıdır. Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat on yılda bitmiştir. Yakın tarih nice güçlü olanın kısa zamanda yıkıldığına şahittir. Bugün iktidara hükmedenler de yaşananlardan ders çıkarmalı gücün etkisi ile kendilerinden olmayan insanların temel haklarına musallat olmaktan vazgeçmelidirler.

Bu vesileyle  28 Şubattaki duruşuyla mazlumların yüreğini serinleten, zalimlerin yüreğine korku salan belki de zulmün daha az hissedilmesine vesile olan, her geçen gün yokluğunu daha çok hissettiğimiz Türk-İslam davasının şehit lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nu rahmetle anıyoruz.

Allah milletimizi 28 Şubatlardan korusun.